Berlin Duvarı Yıkılışı ve Almanya’nın Yeniden Birleşmesi

DAS Zeitung olarak Almanya tarihinde büyük bir önem taşıyan Berlin Duvarı yıkılışı hakkında detaylı bir yazı hazırlamak istedik. Soğuk savaşın en önemli sembollerinden biri haline gelen Berlin Duvarı yıkılışı ile Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin de sona ermesine sebep olmuştur. Hep birlikte Berlin Duvarı yıkılışı ve tarihine tanıklık edelim.

Berlin Duvarı (Berliner Mauer)

Soğuk savaşın, günümüze kadar varlığını korumuş en açık ve net simgelerinden biridir belki de Berlin Duvarı. Almanca “Berliner Mauer” olarak bilinen Berlin Duvarı nedeniyle, uzun yıllar boyunca savaşmış, bitkin düşmüş halk, bir de doğu ve batı olarak ikiye ayrılmış Almanya’nın farklı ülkeler tarafından yönetilmesine tanıklık etmek zorunda kalmıştır. Doğu Alman Meclisi’nin 13 Ağustos 1961 yılında aldığı kararla 46 km uzunluğunda inşa edilen bu duvar, bugün Batı’da hala “Utanç Duvarı” adıyla anılmaktadır.

II. Dünya Savaşı bitmiş ve Almanya dört farklı ülkenin yönetimi altına girmiştir. Başkent Berlin’in Amerikan, Fransız, İngiliz ve Sovyet yönetimlerine bölündüğü, halkın refah seviyesinin gün geçtikçe kötüye gittiği bu yeni Alman düzeni, aslında olacakların habercisi niteliğindeydi. Komünist Sovyet Rusya tarafından yönetilen Doğu Berlin ve bir süre sonra birleşme kararı alan Kapitalist Batı Berlin Yönetimleri, Doğu ile Batı’nın bugün dahi bitmeyen fikir ayrılıklarının Alman tarihi üzerindeki en büyük etkilerinden biriydi.

Geçmişte Versailles’den dersini almış olan Batı medeniyetleri, Batı Almanya’yı yeniden inşa etme yoluna girişirken, Doğu Almanya’da işler ne yazık ki bu şekilde yürümüyordu. İntikam duygusuyla hareket ederek, kapitalizmin kalesine bir adım daha yaklaşma hırsıyla hareket eden Sovyetler, Doğu Almanya’yı tampon bir bölge olarak kullanıyor, halkın refah seviyesini gün geçtikçe düşürüyor ve batıya göçlerin önüne geçmeye çalışıyordu. Alman Halkı ise, günden güne Batı Almanya’ya göç ediyor, Sovyetler ise bu durumu yasaklamanın yollarını arıyordu.

Tam olarak da bu nedenle 13 Ağustos 1961 tarihinde Doğu Almanya Meclisi, Berlin Duvarı’nı inşa etme kararı aldı. Almanca “Berliner Mauer” olarak adlandırılan bu duvarın kurulmasındaki amaç sistemin ihtiyaç duyduğu genç insan nüfusunun Batı uygarlıklarına kaçmasını engellemekti. Hatta kaçan vatandaşların daha kolay fark edilmesi için duvarın doğu tarafı beyaza boyanmış, kendini koruma refleksiyle hareket eden özgür insanların hakları tamamen ellerinden alınmıştı.

Bir gecede inşa edilen ve tamamıyla gizlilik içinde planlanan bu duvar, insanların yaşadıkları baskıyı, tutukluluk hissini ve akrabalık özlemlerini arttırmakla kalmamış, komünizm temelli, siyasi anlamda ise otoriter bir şekle bürünmüş Doğu Almanya’yı yaşanmaz bir yer haline getirmişti. Duvarın etrafı, aynı zamanda dikenli teller, mayınlar ile döşenmiş, ancak yine de kaçışların önüne geçemeyen Doğu Almanya, çözümü duvarı yükseltmekte ve gözetleme kuleleri inşa etmekte bulmuştur. Buna karşılık Batı Almanya’ya bakan taraf ise grafiti ve çizimlerle doluydu. Doğu kısmında duvar boyunca yerde çelik kapanlar ve mayın tarlaları bulunuyordu, yüz seksen altı yüksek gözetleme kulesi ve yüzlerce lamba konmuştu. Doğu tarafında motosikletli ve yaya polisler ve köpekler de kontrol halindeydi. Duvar boyunca yirmi beş adet karayolu, demiryolu ve suyolu sınır kapısı yer alıyordu.Kaçmak isteyen kişiler kapanlara yakalanıp ağır derecede yaralanıyordu. Mayına basan kişiler ise hemen orada ölüyordu. Tüm bu kontrol ve gözetlemelere rağmen, yaklaşık beş bin kişi tüneller, evde yaptıkları balonlar ve bunun gibi yollarla, Doğu’dan Batı’ya kaçmayı başardı.

berlin-duvarı-yıkılışı

Berlin Duvarı Yıkılışı ve Almanya’nın Yeniden Birleşmesi

Berlin Duvarı, Doğu Almanya’dan kaçışları durdurmakta yeterli olmamıştı. Bunun üzerine Doğu Almanya, Alman vatandaşların Sovyetler yönetimindeki diğer doğu bloğu ülkelerine geçiş yapabilme izni verdi. Bu şekilde hem halkın refah seviyesini dengelemeye hem de ucuz iş gücünü çok daha etkin bir şekilde kullanma hedefleniyordu. Başta Polonya, Çekoslovakya, Macaristan ve Yugoslavya olmak üzere Doğu Blok’u ülkelerine akın eden Doğu Almanya vatandaşlarının ise başka planları vardı. Doğu rejimlerinden kaçarak, ait oldukları topraklara yeniden kavuşmak isteyen halk, çareyi İngiliz, Amerikan ve Fransız büyükelçiliklerine sığınmada buldular. Daha sonra bu sığınmacılar, özel trenlerle Doğu Blok’u dışındaki ülkelere kaçırılmaya başlandı.

Kaçışın bu kadar yoğun olduğu ve artık önüne geçilemez bir duruma geldiği Doğu Almanya’da ise duvarın yararsızlığı ve insanların hayatını nasıl etkilediği bir kere daha sorgulanmaya başlandı. Bunun üzerine 9 Kasım 1989 yılında bir basın toplantısı ile duvarın yıkılacağı ve 30 yıldır ülkeyi ortadan ikiye bölen bu karmaşaya bir son verileceği duyuruldu. Gece yarısından başlayarak barikatları ve geçiş önlemlerini kaldıran Rus askerleri, belki de Alman tarihi açısından en büyük buluşmalarından birine tanıklık ettiler. Duvarın her iki yanından da II. Dünya Savaşı nedeniyle birbirinden ayrılan yüzbinlerce kişi, bir insan seli yarattılar. Batı tarafından gelen dozerlerin gölgesinde yıllardır görüşmeyen arkadaşlar ve birbirini ilk kez gören akrabalar Alman tarih derslerinde bugün dahi okullarda okutulan büyüklükte bir günün yaşanmasına neden oldu.

Berlin Duvarı Yıkılışı Sonrasında Neler Yaşandı?

Duvar yıkıldıktan kısa bir süre sonra yönetimi daha fazla elinde tutamayan Alman Demokratik Cumhuriyeti,  03 Ekim 1990 tarihinde resmi olarak sona erdi. Aynı yılın Kasım ayında duvarın şehrin içinden geçen tüm kısımlarının ortadan kaldırılması, belki de Alman halkının bölünmüşlükten ne kadar yorulduğunun ve yaralarını sarma isteğinin açık bir göstergesiydi. Ancak duvar yıkılsa da, halkların kaynaşması ve eğitim seviyesindeki eşitsizlik bir süre daha dünya gündemini meşgul edecekti. Özellikle Batı Almanya’daki kapitalist sisteme ve rekabet ortamına son derece dayanıksız olan Doğu Alman Halkı için çeşitli çalışmalar gerçekleştirildi.

Batı Almanya’dan ve uluslararası çevrelerden, Doğu Almanya’ya sermaye akışı gerçekleşmesi ile nispeten eşitsizlik düzenlenmiş olsa da, Alman halkının yeniden bir bütün olması zaman alacaktı. Bu nedenle Sosyalist rejimden kalan düşük eğitim seviyesini arttırmaya ve rekabeti yeniden halka aşılamaya yönelik çalışmalara da hız verildi.

Berlin Duvarı Hakkında Filmler

Berlin Duvarı birçok kitap ve filme de konu olmuştur. İşte Berlin Duvarı hakkında izleyebileceğiniz birkaç güzel film önerisi:

Good Bye, Lenin! (2003)

Wolfgang Becker tarafından 2003 yılında çekilmiş olan film sosyalizme inanmış bir anne (Kathrin Sass) ile oğlu (Alex) arasındaki ilişkiyi anlatmaktadır. Doğu Almanya yıkılmadan önce kalp krizi geçiren ve 8 ay komada kalan anne, dışarıda olup bitenlerden habersizdir. Doktor en ufak bir şokta annenin ölebileceğini söyler. Bunun üzerine oğlu ona yapay bir dünya oluşturur. Hatta bunun için arkadaşıyla birlikte çektiği haber bültenlerini annesine izletir, annesinin istediği Doğu Alman üretimi turşuları bulur buluşturur. Doğu Almanya’nın yıkılması ile sosyalizme inanan insanların hayallerinin yıkılışına dikkat çeken film, dünyadaki politik sistemleri de eleştirmektedir.

Der Himmel über Berlin (1987)

Wim Wenders’ın Peter Handke ile birlikte yazdığı bu muhteşem film ile Wim Wenders birçok ödül kazanmıştır. Başrollerini Bruno Ganz ve Solveig Dommartin’in paylaştığı, bir klasik olan bu eşsiz sanat eserini izlemenizi şiddetle tavsiye ediyoruz!

Doğu ve Batı olarak bölünmüş Berlin’de geçen film, insan olmak isteyen bir melek olan Damiel’in öyküsünü anlatmaktadır. Damiel, insan olmak ve gerçekten yaşamayı deneyimlemek ister. Kendi kaderine kendisi hükmetmek istemektedir. Film boyunca okunan “Als kind war kind” (Çocuk Çocukken) isimli şiir, Damiel’in yaşadığı ikilemi de çok güzel anlatmaktadır. Melek-insan, Doğu-Batı gibi ikilikler ile ufkunuzu açacak bir film!

 

Bu yazıyı beğendiyseniz, bunlar da ilginizi çekebilir:  Almancanın Tarihi

Kaynakça: Wikipedia

 

2 thoughts on “Berlin Duvarı Yıkılışı ve Almanya’nın Yeniden Birleşmesi

%d blogcu bunu beğendi: